Okulun ilk günü birçok ailede kutlamadır. Fotoğraflar, okulu özleyenler, arkadaşlarına kavuşmak isteyenler, o muzip oyunlar, o kalabalık teneffüsler bir an önce…
Sizin için durum biraz farklı olabilir. Tıpkı yıllar önce benim için olduğu gibi.
İçe dönük biri olarak benim için okulun ilk günü birçok nedenden dolayı hiçbir zaman favorim olmadı:
Öncelikle tatilden ayrılmak, tek çocuk olduğum için odamda tek başıma bolca vakit geçirebileceğim, istediğim kadar sessiz olabileceğim bir ortamdan ayrılmak anlamına geliyordu. Okulun kalabalığı, her yere koşan öğrenci ve öğretmenler, otobüsler ve ilk günün koşuşturması benim için çok fazla heyecan anlamına geliyordu.
Okul benim için her zaman yorucuydu ama en çok ilk günleri sevmedim. Nihayetinde her şey yerine oturduktan ve bir rutine yerleştikten sonra kendi istikrarımı yeniden bulmayı başaracaktım. Ama o ilk gün herkes gibi tüm ilgi bendeydi. Sürekli aktif olmam, sürekli konuşmam, tanışmam, yeni derslere, yeni derslere, yeni öğretmenlere ve birçok yeni şeye alışmam gerekiyordu. Bütün bunlar benim için büyük bir yorgunluktu ve ilk gün benim için şenlik değil, sabırla beklediğim ve geçmesini dişlerimi sıktığım bir gündü.
Siz de böyle hissediyorsanız, o zaman bilseydim bana yardımcı olabilecek birkaç ipucunu sizinle paylaşmak istiyorum:
1- Okulun ilk gününün yoğunluğuna ruhsal olarak hazırlanın