Haber

Volkan Demirel’in Eşi Zeynep Sever Demirel’in Seçim ve Depremle İlgili Paylaşımı Dikkat Çekti!

Fenerbahçe’nin efsane isimlerinden Volkan Demirel ve eşi Zeynep Sever Demirel, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından gündemin öne çıkan isimleri oldu. Hatay için yaptığı imdat feryatlarıyla yüreklerimizi derinden yakan Zeynep Sever Demirel, Instagram hesabından yaptığı tercihle ilgili yaptığı paylaşımla dikkatleri üzerine çekti.

Detayları görelim…

6 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen büyük depremlerin üzerinden yaklaşık 3 ay geçti. Onbinlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği afetlerin açtığı yaralar henüz sarılmadı.

Acımız dün gibi tazeydi ve birçok isim yaşanan sarsıntılarda yardım istemek için paylaşımlarda bulundu.

Öyle ki Hatayspor’un teknik direktörü Volkan Demirel ve eşi Zeynep Sever Demirel, feryatlarıyla yüreklerimizi paramparça eden, hafızalarımıza kazınan isimlerin tam ortasında yer aldı.

Özellikle deprem döneminde sosyal medyayı oldukça aktif kullanan ikili, depremzedelere yardım etmek için büyük çaba sarf etti.

14 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimler hızla yaklaşırken Zeynep Sever Demirel dikkat çeken bir paylaşım yaptı.

‘Kime oy vereceğinizi biliyorsunuz. “Benim gibi düşünmeyene ben nefret etmem, sen de etmeyene” sözlerini kullanan ünlü güzel, Instagram hesabından birbirinden değerli paylaşımlar yaptı.

Oldukça uzun bir yazı yazan Sever Demirel, paylaşımına eklediği notla takipçilerinin dikkatini çekti.

‘Ben burayı hep eğlence amaçlı kullanılan bir platform olarak gördüm (ki öyle), hiçbir zaman ciddiye almadım, hep küçümsedim. 6 Şubat’a kadar. Buradan o kadar çok insana dokunup fayda sağlayabildim ki ben bile şaşırdım. Yani bir kişiye dokunsam bile benim için kazançtır. Dil aşk, kalem barış olsun.’ sözlerini kullandı.

Zeynep Sever Demirel, 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlere ilişkin şu açıklamaları yaptı:

“Politikayı sevmiyorum ve genellikle politikacıları da sevmiyorum (nadir istisnalar dışında). Ama bu bilmediğim veya umursamadığım anlamına gelmez. Daha doğrusu işin içindeyim. Bu bahisler hakkında çok şey okudum. Sevmememin ana nedeni bu. Ama her bahiste olduğu gibi, ‘merakımı’ ana akım medyada bana söylenenleri veya sunulanları değil, kendim araştırarak takip ederdim. Ülke siyasetinin dünü ve bugünü hakkında iyi bir fikir sahibi olduğumu düşünüyorum. Yakında seçim var. Bu nedenle yazdıklarım parti ve siyasi görüşlerden bağımsız bir seçmen olarak tavsiyemdir ve kendime bir hatırlatmadır…”

“Bilgiye en hızlı ama en kolay manipüle edilebildiğimiz çağdayız. Şahsen araştırmadığınız ve bağımsız kaynaklardan doğrulamadığınız hiçbir bilgi ve habere itibar etmeyiniz.

“Güç ve otorite sevgisi insanları zehirler ve bağımlı hale getirir. Bu yüzden insanlar koltuklarına zehirli sarmaşık gibi sarılır. Dünyada çok az insan bu zehirle baş edebilecek veya onu tamamen reddedebilecek manevi seviyeye ulaşabilmiştir. Şahsen ben onların siyasete çok karıştığını düşünmüyorum. Yani görüş/kişi/kim/ne olursa olsun yakın bulduğunuz, desteklediğiniz, takviyelerle kör taraf olmayın ama onu da sorgulayın, gerektiğinde eleştirin.

“Bir insanı diğerinden incitici, düşmanca veya üstün kılan hiçbir inanç veya sistem saf değildir. Bu sistem arızasıdır.”

“Araba kullanırken bile ehliyet almak zorunda olduğumuz bir dünyada, popülaritesi olan herkesin milletvekili ya da yönetici olabileceği bir sistemden bahsediyoruz. Ne kadarını karşılayabilir? Birey olarak lütfen en azından bunun farkında olun.”

“Sırf ben tuzluyum diye diğer kişinin haklarını savunmaktan vazgeçmeyeceksin.”

“İnsan, yalnız bireysel olarak değil, kollektif olarak da gelişen bir varlıktır. “Onun özgürlüğü, eğitimi, maddi eşitsizliği senin için de kaygan olmalı ki gelişebilesin. Sırf kendi statün veya maddi çıkarların için ideolojisini benimsemediğin bir siyasi partiyi desteklemek büyük bir yüz karasıdır. Sonunda bu balon patlar. Kısa vadede muhtemelen kazanırsınız, uzun vadede ise kaybedersiniz.

“Manevi inançlar kişiseldir ve devlet yönetiminde yeri olmamalıdır.”

“Bu inançsız bir toplum yaratmak için değil, toplumun en kolay sömürülebilir özelliğinden vazgeçmek içindir. Bence bu bir özgüven sorunu.

Aptal toplumlar yönetilir. Akıllı toplumlar yönetir. Bu nedenle eğitimsiz kitleleri yönetmek daha kolaydır. Bu nedenle otorite bireylerin gelişmesini istemez. Muhtemelen tek başına dünyayı değiştiremezsin. Ama sen kendini değiştirirsen dünya da değişir.

“Karşı görüşün sahibini küçük gören, küçümseyen ve hemen cahil damgasını vuranlardan olmayın lütfen. Önce nefsinizden kendinizi arındırın, siz kimseden üstün değilsiniz.

‘Gerçeğinizin en doğru olduğundan ne kadar eminsiniz? Ne kadar eğitimli ve bilgili olursanız olun kullandığınız dil sizi kazanmıyor, daha kutuplaşmak istiyorsa konuşmayı bilmiyorsunuz demektir.

Desteklemeseniz de herkesin özgür iradesini savunun. Çünkü sana dokunmayan yılan bir gün seni de yutar. Senin gibi olmayana, senin yaşadığın gibi yaşamayana, senin inandığına inanmayanlara, senin gibi giyinmeyenlere saldırmaktan, onları kınamaktan vazgeç.

“Özetle… Kime oy vereceğinizi biliyorsunuz. Benim gibi düşünmeyene ben nefret etmem. Siz de öyle.”

“Hükümetler gelir, hükümetler gider… İktidarlar değişse de çemberin ucundaki birey (siz!) uyanmadıkça zihniyet aynı kalır.”

Bu konudaki niyetin nedir?

yorumlarınızı bekliyoruz…

Zeynep Sever Demirel’in paylaşımına da buradan ulaşabilirsiniz ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu